Sayfalar

Mesnevi Şerif 15.Sayfa

800. çeri gel, baskalarını da çagır ki padisah ates içine sofra kurmustur.
Ey Müslümanlar, hepiniz atese girin; din lezzetinden baska her sey azaptan ibarettir.
Ey ahali, hepiniz yüzlerce baharı olan bu nasibe pervane gibi gelin, atılın!” diye bagırdı.
O, cemaat ortasında böylece bagırmakta; halk, sesinden heybet içinde kalmaktaydı.
Bunun üzerine kadın, erkek kendilerini, ihtiyarsız, atese atmaga basladılar.
805. Hem de memur olmaksızın, kimse kendilerine cebretmeksizin. Yalnız dost askıyla. Çünkü sevgili, her
acıya lezzet verir.
Nihayet öyle oldu ki hademe, halkı “Atese atılmayınız” diye menetmeye basladı.
O Yahudi, yüzü kara ve mahcup bir hale geldi. Bu sebeple pisman oldu, gönlü sıkıldı.
Zira halk, imana eskiden oldugundan daha ziyade âsık, kendilerini feda etmekte daha fazla sadık oldular.
Sükrolsun ki, Seytan’ın hilesi ayagına dolastı. Sükrolsun ki, Seytan da kendisini yüzü kara gördü!
810. Halkın çehresine sürüp bulastırdıgı zillet tamamıyla o adamlıktan dısarı padisahın yüzüne bulastı.
O, pervasızca, halkın elbisesini yırtardı, kendininki yırtıldı, halkın elbisesi saglam kaldı.
Muhammed Aleyhisselâm’ın adını eglenerek anan kimsenin agzının çarpık kalması
Birisi agzını egerek Ahmed adını alayla andı, agzı çarpıldı öyle kaldı.
Pisman olup “Ey Muhammed, affet! Ey Peygamber, sen, Min ledün ilminden lûtuflara mahzarsın.
Ben bilgisizlikten seninle alay ettim. Alay edilmege lâyık ben oldum” dedi.
815. Allah, bir kimsenin perdesini yırtmak isterse onu, temiz kisileri ta’netmeye meylettirir.
Allah, bir kimsenin ayıbını örtmek isterse o kimse ayıplı kimselerin ayıbı hakkında ses çıkaramaz olur.
Allah, yardım etmek dilerse bize yalvarmak ve munacatta bulunmak meylini verir.
Onun için aglayan göz ne mübarektir. Onun askıyla yanıp kavrulan yürek ne mukaddestir.
Her aglamanın sonu gülmektir. Sonunu gören adam, mübarek bir kuldur.
820. Akar su neredeyse orası yeserir; nerede gözyası dökülürse oraya rahmet nazil olur.
nleyen dolap gibi gözü yaslı ol ki can meydanında yesillikler bitsin.
Aglamak istersen gözyası dökenlere acı… Merhamete nailolmak istersen zayıflara merhamet et!
O Yahudi padisahının atese itap eylemesi
Padisah atese yüz çevirip dedi ki: “Ey sert huylu! Tabiatındaki o cihanı yakıcılık nerede?
Niye yakmıyorsun? Ne oldu senin hassan? Yoksa bizim talihimizden niyetin mi degisti?
825. Sen atese tapana bile lûtfetmezsin. Sana tapmayan nasıl kurtuldu?
Ates! Sen hiç sabırlı degildin. Niye yakmıyorsun, sebep ne, kadir mi degilsin?
Bu, gözbagı mı, yoksa akıl bagı mı? Böyle yücelmis alev nasıl yakmaz?
Seni birisi büyüledi mi, yoksa bu simya mı? Yahut tabiatının degismesi bizim talihimizden mi?
Ates dedi ki: “Ey Saman! Ben yine o atesim. Hele bir içeri gel de benim hararetimi gör!
830. Benim tabiatım da degismedi, unsurum da. Ben Allah kılıcıyım, izinle keserim.
Türkmenin köpekleri, çadır kapısında misafire yaltaklanmıs,
Ama çadır yanına yabancı biri ugrayacak olursa köpeklerden aslancasına hamleler görür.
Kullukta, ben köpekten asagı degilim; Allah da hayat ve kudrette bir Türkten asagı kalmaz.
Tabiat atesi eger seni gamlandırırsa o yakıs, din sultanının emriyledir.
835. Tabiat atesi eger sana sevinç verirse ona o sevinci din sultanı verir.
Gam görünce istigfar et. Çünkü gam, Halik emriyle tesir eder.
Allah isterse bizzat gam, nese… bizzat ayakbagı, azatlık ve hürriyet olur.
Rüzgâr, toprak, su, ates; kölelerdir. Benimle, seninle ölüdürler. Hak’la diridirler, ancak onun emrini tutarlar.
Ates, Allah huzurunda daima emre hazırdır, âsık gibi gece gündüz daima kıvranıp durmaktadır.
840. Tası, demire vurunca kıvılcım sıçrar. Fakat kıvılcım (senin çakmagı çakmanla degil), Allah fermanıyla
dısarıya ayak basar.
Zulüm demiriyle tasını birbirine vurma. Çünkü bu ikisi, erkek ve kadın gibi çocuk meydana getirirler.
Tas ve demir, sebepten ibarettir ama, ey iyi adam, sen daha ileriye bak!
Çünkü bu sebebi o sebep olmaksızın zuhura getirmistir. Zâhiri sebep, hakikî sebep olmaksızın kendi kendine
nasıl meydana gelir?
Enbiyaya rehber olan o sebepler, bu sebeplerden daha yüksektir.
845. Bu sebebi müessir bir hale getiren o sebeptir. Bazen da olur ki semeresiz ve âtıl kılar, hükümsüz
bırakır.
Bu sebebe akıllar mahremdir. O sebeplerin mahremi de Enbiyadır.
Bu sebep kelimesinin Türkçesi nedir? Denirse iptir diye cevap ver. Bu ip, bu kuyuda ise yarar.
Çıkrıgın dönmesi, ipin sarılıp koyverilmesine sebeptir. Fakat çıkrıgı döndüreni görmemek hatadır.
850. Dünyada bu sebep iplerini, sakın ha, sakın ha… bu bası dönmüs felekten bilme,
Ki felek gibi bombos ve sersem bir halde kalmayasın; akılsızlıktan çıra gibi yanmayasın!
Rüzgâr Hal’kın emriyle ates olur; her ikisi de Allah sarabıyla sarhos olmuslardır.
Ey ogul! Eger gözünü açarsan hilim suyunun da, hısım atesinin de Hak’tan oldugunu görürsün.
Rüzgârın canı Hak’ka vâkıf olmasaydı, Âd kavmini(müminlerden) nasıl ayırt ederdi?